8 Ekim 2012 Pazartesi

Oradakiler

...
Sıkılmış halde yerinden kalktı , zamanını hatırlamadığı bir süredir bu odadaydı , hiçbir şeye ihtiyaç duymadan zamanı geçiriyordu , hatta ihtiyaç duyma duygusu bile hissetmiyordu. Yavaşça ilerledi  ve pencereyi örten siyah kalın  perdeleri açtı . Dışarıdaki  güneşi görünce gözleri kamaştı . İstem dışı ciğerlerine dolan temiz havayı teneffüs etti, farklı geldi , uzun zamandır yemediği bir yemeğin tadı gibi hoşuna gitti .  O an dışarıyı sokakları , ağaçları , güneşi, toprağı  hatta keşmekeş içindeki şehri ve hepsinden beteri insanları bile unutmuş olduğunu düşündü .  Hepsinden öte  düşünüyor olabilmek bile onu şaşırttı . Düşünmesi gerekmiyordu ki . Onun için her şey ayarlanmış ve kurgulanmış  bir şekilde yaşamı  sürüp gidiyordu. Duyguları bile unuttuğu için bir şey de hissetmiyordu ...

Dışarıya bakmaya başladı , baktıkça görüyor , duydukça hissediyordu .

Şehrin bir yerinde binlerce insan bir araya gelmiş  , güzel bir hafta sonu geçirmek için  temeli sağlıklı yaşamak , sağlıklı kalmak için düzenlenmiş bir etkinlik koşuyorlar, spor yapıyorlardı . Birarada olmanın , soysal bir varlık ve yaratık olarak  bir şeyler yapmanın temelinden gelen duyarlılıkla hareket ediyorlardı .  Biliyorlar ki sağlam bir  kafa sağlam bir bedende daha iyi işler . Biliyorlar ki  bedenlerimize de bir borcumuz var , sorumluyuz ona karşı ve ona iyi bakmak durumundayız . Bu nedenle  bu insanlar sağlıklı da kalabilmek için koşuyordu. Gıptayla baktı , ne işim olur der gibi geçti aklından , ama sonra acaba mı diye düşündü. 

Sonra  bir başka yere başını çevirdi . Orada bir grup hayvansever  bir araya gelmişler , yanlarına getirdikleri hayvanlarıyla , ellerinde taşıdıkları  dövizleriyle ,  yaptıkları etkinlikle  ,  sokaklarda yaşayan hayvanların çıkarılacak yasayla güya barınaklarda  toplanma bahanesiyle katledilmesine engel olmak için cılız sesleriyle haykırıyorlardı . Orada ki bir avuç insan biliyordu  ki insan olmanın en temel özelliklerinden birisinin , birlikte yaşadığımız dünyadaki diğer canlılarında yaşam hakkını savunmaktır .  Biliyorlar ki  doğanın dengesine  karşı gelmemektir .  Biliyorlar ki  diğer canlılara zarar verenin kendi türüne de  hiç tereddütsüz zarar verebileceğini . Biliyorlar ki  hayvanları sevmeden yetişecek nesillerin insan olamayacağını ...

Uzakta bir  bankın üzerinde oturmuş kitap okuyan birini gördü ,  şaşırdı , ne gerek var , niye zamanını sıkıcı bir iş olan okumaya ayırıyordu ki , ne de olsa bir kitap her şeye yetmiyor mu  diye aklından geçirecek oldu ama , aklı onu uyarıyordu .

Sonra kulağına kuvvetlice gelen seslere cevirdi bakışlarını şaşkınlıkla . Bura da da yığınlarla karşılaştırıldığında bir avuç insan bir araya gelmişler  tek yürek , tek ses olmuşlar  , yürüyorlar ve haykırıyorlar " SAVAŞA HAYIR ! " diye .Bu insanlar da çok iyi biliyorlar ki  savaş denilen şey  televizyonlarda , sinemalarda  oynatılan bir film değil . Biliyorlar ki TV haberlerinde her gün  dünyanın her taraftan gelen savaş ve ölüm haberleri sanal bir şey değil,  gerçek . Biliyorlar ki bir insanın hayatının ne kadar önemli olduğunu . Biliyorlar ki savaşların iğrençliğini , kötülüğünü . Biliyorlar ki  savaşmak için tutuşanların bunları kendi çıkarları için kullandığını . Biliyorlar ki savaşların kimlere rant sağlayacağını . Biliyorlar ki  savaşların   fiziki yıkım, yağma , kan ve ölüm getirerek toplumları bitirirken , aynı zamanda toplumsal tramvalarıyla  yıllarca izleri silinmeyecek acılar yaşatacağını , kuşakları gerileteceğini . Biliyorlar ki  çocuklarında ,  masumlarında ölebileceğini . Biliyorlar ki çocuklarının geleceğinin ipotek altına alınacağını . Biliyorlar ki "SAVAŞ" ın  ÖLÜM  olduğunu .

Çünkü insanlar , biliyorlar ki içlerindeki insanlığın hala yaşadığını ,ölmediğini , ölmeyeceği umudunu ...

Sonra kendine hayret ederek düşündü , düşünebildiğine şaşırarak şunları geçirdi aklından. Oradakiler kim ?  Niye oradalar  ?  Ya buradakiler ?  .  Gördüklerinden  hiçbirini bırakın yapmayı , düşünmeyen, ihtiyaç duymayan , gereksiz bulan   dünyanın çok büyük çoğunluğunu oluşturan  bir yığından farkı olmayanların  durmadan tükettiklerini , tükettiklerinin aslında hayatları olduğunu  ,  yalnızca  nefes alıp vererek , tv , internet vb unsurlara esir olarak ve yiyerek  içerek  tükettiklerini  ...  Üstüne üstlük kendi kendilerine kimselerin duymadığı bir halde  en çok konuşanların , yakınanların , gözyaşları dökenlerin ve de hiçbir şey bilmeden , biliyormuş gibi kendilerini inandırmışlık içinde  olduklarını ...

Sonra  şaşkınlığı daha da artarak sordu , sorabildiğine en fazla şaşırarak 

Siz kimsiniz ?
....
Yanıt alamadı . Sonra bir daha denedi .

Orada mısınız ?
....

CEVAP YOK !

Sonra  yavaşça geriye döndü ....












BİTTİ


Aylak Adam 
Ekim 2012



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder