31 Ocak 2012 Salı

İstanbul’a Kar Yağdı , yağdı da ne oldu “ Şapka Düştü Kel Göründü “







Mevsim , mevsim gibi yaşanmalı , mevsim mevsim gibi olmalı benim için . Buyüzden mevsimlerin olağan durumlarının dışındaki halleri mutsuz kılar beni . Yazın bulutlu kasvetli ve yaz yağmurundan daha uzun süren yağışları sevmem bir deniz tutkunu ve çocuğu olarak , kışında güneşli, yağışsız ya da kasvetli yağış gibi olmayan ama durmadan yağan yağmurları , birde kar yağmadan geçen bir mevsimi kış olarak saymam .

Bu yüzden her mevsim kutsalının bir ritüeli vardır benim için . İlk deniz gireceğim zaman bir törensel anlam içerir , kutsallara teşekkürlerimi sunarım vucudumu denizin sularına bırakmadan . İlkbaharda ilk çiçeği koklarkende aynı kutsallara vardır bir şükranım . Kışın ise tek ve yegane beklentim karın yağması , beyaz örtünün toprağı kaplamasıdır . İlk kar yağışında biriken karları çıplak ( eldivensiz) ellerime alıp avuçlarımda eritirken gökyüzüe savururum , ikincide avucuma aldığımla yüzümü yıkarım , kutsallarıma minnet ve şükranlarımı sunarım . Bunlar benim mevsimlere şükranım , dengeye ve döngüye olan minnetim ve yaşamın devinimine olan hayranlığımın yansımalarıdır .


Şimdi bir karlı kış İstanbul’un da beni düşündüren birşeyleri paylaşacağım unutmadan , düşüncelerim uçmadan .

İki gündür sabahları işe gelirken dikkatimi birşey çekiyor : Herzaman herşeyden şikayetçi olan insan topluluklarının müsvetteleri korkularına teslim olmuş durumda , herkes korkuyla kaçışmış , yollar bomboş ( Türkiye’nin en gelişmiş şehir İstabul sanırım Sibirya değil , kimse bana soğuk demesin zaten itrazımda buna , tabiiki soğuk , tabii ki kış ve tabii ki kar var !) ... Bu duygu bende farklı düşüncelere sebep oluyor . Zaten insanların düşünmeden konuşarak yaptıkları yorumlar , sürekli ve hertür durumdan şikayetçi olma alışkanlıkları ( yarattıkları kirlikten , gürültüden , trafikten , küresel ısınmadan , çıkardıkları savaştan yani yarattıkları herşeyde şikayetçiler ..) beni rahatsız ediyor çok ciddi bir şekilde ... Bu durumda bana bunları hatırlatıyor yeniden .

Birde şunu düşündürüyor ki bu daha rahatsız edici : Demek ki herşeyin güllük gülüstanlık olduğu rahat günlerde ( yani karsız fırtınasız , birilerinin , birşeylerin, insanları tehdit etmediği durumlar ) ortalıkta kalabalık yapan ( hem insan , hem trafik vb.) bu insanların nekadar gereksiz birşekilde dolanıp durdukları oradan oraya gittiklerini düşünüyorum ciddi ciddi! Gerçekte ihtiyacı olan , isteyen insan karamı teslim oluyor , hayır korkularına teslim oluyor , aynı zamanda da nekadar düşüncesizce haraket ettiğini ortalıkta bir trafik krililiği yarattığını kanıtlıyor, kısacası ihtiyacı olmadığı halde düşüncesizce nekadar çok yerdeğiştirdiğini , haraket ettiğini ...

Bugün çalıştığım işyerinden kitap standında duruna hanımefendi ile konuşurken “ bugün satışlarım rekor “ diye şaşırdığını gördüm . Bende buna hiç şaırmadığımı bunun doğal olduğunu şu anda insanların kara teslim olduğunu, yapacak herhangi bir alternatif luzumsuz olay bulamadıkları, üretemediklerini , bu durumda tek başlarına evlerine kısılacaklarını düşündükklerini , bu içsel tramvatik durumda unuttukları kitap okumayı kendilerine bir avuntu ve bir alternatif gördüklerini , bu yüzden bugün çok kitap satılmasını bence hiç şaşırtıcı olmadığını söyledim . Güneşli ve sıcak günlerde bugün kitap almış birçok kişinin aklına o gelmeyecek çünkü bundan adım gibi eminim .

Aylak Adam
Ocak 2012

Babam, Komutanı , Fenerbahçe ve Lefter

Yıllar 1953 -1954

Gölcük Donanma Komutanlığı iskelesinde yanaşmış gemilerden birtaneside donanmamızın medarı iftiharlarından “Uyanık” (1,2) mayın gemisidir . Geminin 2. komutanı da Kdm. Üst. Tğm Muzaffer Özkanlı’dır . Askerlerinden adaşı İstanbul Aksaraylı Muzaffer Çavuş , Balıkesir Erdek’li Hakkı Çavuş ve Kartallı Hüseyin’de onun en sevdiklerinden , güvendiklerindendir.

Muzaffer Komutan , futbol sevdalısı , bir Fenerbahçe aşığı ama bir o kadarda bir LEFTER hayranıdır.
Gemi’nin donanma limanında bağlı olduğu zamanlarda Fenerbahçe’nin İstanbul’da ki maçlarını hiç kaçırmaz . Maçların tarihlerini erlerden adaşı Muzaffer takip ediyor . Maçtan birgün önce İstanbul’a gönderiliyor , maçın biletini temin ediyor komutanı için . Tabi bu izin Muzafferin canına minnet , halinden memnun , evini ailesini görmüş oluyor . Fenerbahçe maçının olduğu gün sabahlar eken başlıyor üç kişi için adıyla müstesna Uyanık mayın gemisinde . Saat 04:00’de uyanıyor erler Hakkı ve Hüseyin . Bu iki yağız ve güçlü askerine çok güveniyor Muzaffer kumandan . Hakkı ve Hüseyin filikayı indiriyorlar denize . Komutan’da atlıyor içine vira asılıyorlar küreklere siya siya ...Muzaffer komutan o gün oynanacak Fenerbahçe maçını izlemek için yola çıkıyor , sabahın erken saatinde , Fenerbahçesini ve Lefter’i seyretmeye gidiyor ...

Her yolculukta yaklaşık 40-45 dakikada çekiyorlar kürekleri Hakkı ile Hüseyin Gölcük’ ten , Derince’ye . Komutanlarını sağ salim çıkarıyorlar iskeleye . Muzaffer komutan el sallıyor onlara “Kalın sağlıcakla “ . Erler gerisingeri dönüyorlar Uyanık mayın gemisine . Komutan atlıyor Adapazarından gelen trene . Ver elini İstanbul’a ve Fenerbahçe’ye ...

O günlerde o komutanın gittiği maçlarda Fenerbahçe kimleri yenmiştir , komutan kaç gol görümüştür bilemiyoruz ama , eminiz ki çok özel anlar yaşanmıştır mutlaka .

Fenerbahçe 1952-53 yılında şampiyon , Lefter 1953 -54 sezonunda o zaman ki adı İstanbul Liginde gol kralı olmuştur . 1954 ‘de Türkiye tarihinde ilk kez Dünya Kupasına katılmıştır .

Tüm bunları nekadar Muzaffer komutan izlemeye muvaffak olmuştur bilemeyiz ama Onu herdefasında kürek çekerek Derince’ye ulaştıran yaman askerlerinden Hakkı 1970 yılında doğan oğluna o yıllarda Fenerbahçe’de oynayan bir başka ünlü futbolcu Şeref Has’tan esinlenerek isim koymuştur .

Muhtemelen rahmetli olmuş olabilecek komutanı ve henüz kaybettiğimizi efsanemiz Lefter’i rahmetle anıyoruz .

O günlerde o küreklerden birinde oturan askerlerden olan Hakkı Çavuş benim babamdır . O çocukta benim !

Aylak Adam
Ocak 2012

(1) İntbah Mayın Gemisi : 1886 Alman yapımı gemi 50 mayın taşıyabiliyordu. Çanakkale Savaşları'nda Mayın Grubu'nun emrindeydi. Cumhuriyet döneminde adı "Uyanık" olarak değiştirildi. ( Kaynak : Dağılma Dönemi Osmanlı Doananması – Wikipedia)

(2) Haberde çoğunluğunu Güneydoğulu Kürtlerin oluşturduğu 825 mülteci ile İtalya açıklarında karaya oturan Ararat adlı gemiden bahseder . İtalya kıyılarında karaya oturan Ararat'ın Türk Deniz Kuvvetleri'nde, ‘‘Uyanık’’ adıyla uzun yıllar mayın gemisi olarak hizmet ettikten sonra, 1967'de emekliye ayrıldığı belirtildi. 1993 ‘de insan kaçakçılarının satın aldığına değilniliyor , arada geminin nerede olduğu bilinmiyor . (Kaynak: 30/12/1997 Tarihli – Hürriyet Gazetesi Haberi )

Kaçışın Gizemi









KAÇIŞIN GİZEMİ

Adı üzerinde amaç KAÇIŞ. Ama neden ve kimden kaçış diye sorarsanız , cevabı hem çok basit hem de yok denilebilecek kadar karmaşık ve içiçe. İçiçe demişken aslında aynı zamanda da içsel bir kaçış . Şöylede denilebilir ; içinize kaçış , özünüzü arama yolculuğuda olabilir ...Ayrıca KAÇIŞ gelimesi içinde bir sihiri her zaman barındır, bir UMUT olarakta kaçış herzaman bir seçenektir hayatımızda...Kaybedenler Kulübü'nün de sloganlarındadır Kaçış . Kaybetmenin hazzını alabilmek içindir ona olan ihtiyaç . Kaçamayan zaten Görkemli bir kaytbetme yaşayamaz diye bile düşünülebilir ...Gizem KAÇIŞ'a mana kazandıran en güzel sıfattır olarak düşünüldü tarafımca ve öyle adlandırıldı Gizemli olmak içinde sırrıda barındırdı , heyecanıda , keşfetmeyide ...Şimdi kaçışın gizemli yolculuğuna başlayalım . Kaçtım , bakalım nerelere ... KAÇIŞ ÖZGÜRLÜKTÜR !Aylak Adam
Ocak 2012


Kaçma Yerleri

DAĞLAR
Kaçışların en önemli figürlerinden biri , Dağlar , ormanlar ve orada sizi bekleyen dağ evleri ya da terkedilmiş kulübeleridir . Şehrin gözü yoran her türlü keşmekeşi ve kalabalığı , yeşili doğayı katletmiş öğeleri bize içgüdüsel bir kaç arzulatır.
KULÜBEOrmanın koynunda gizlenmiş ahşap bir kulübe , içerisinde hangi süprizlerle sizi bekler kimbilir ...

DENİZ
Deniz eşsiz bir kaçıştır , hem durgun hem sessiz , uysal ve mülayim bir sevgili. Bazende hırçın , azgın , tehlikeli bir yaban atı kadar vahşi ... Ancak yarattığı his ve durum ne olursa olsun KAÇIŞın her türlüsüne uyar denizin eşsiz kucağı ...Sizi daima sarmalar ...

DERE
Ormanlar koynunda bir serin dere ... Sevgilinin koynuna saklanmış bir aşığa benzer mi acaba ? Durgun akarken korkak ve uysal , çağlayarak akarken çoşkulu ve arzulu ....

KÖPRÜ
Köprü her zaman iki ayrı noktanın bağlantısını ifade eder , hiç bir yere bağlanmayan bir köprü yoktur ama vardır her yerde bir çıkmaz sokak ...Bu köprü yolcuyu ya da kaçağı taşıyan en önemli figürlerdendir , mutlaka biryerde bir köprüye ihtiyaç duyarsınız ya da yıkık bir köprü size süpriz yapar .

YOL
Yol ; Kaçmak için ihtiyaç olan vazgeçilmezdir . Yolun varlığı kaçağa ruh verir , ruhunu bulan şey haraketlenir , eyleme dönüşür ve sonuçlanır ...

ŞELALE
Yorgun argın bir kaçış yolculuğunun sonunda muhteşem bir şelaleye varırsın , sanki tüm günahlarından seni arındıracak kadar arzuyla çağrır seni kendine...


Araçlar

MOTOR
Bir kaçağın belkide kaçma duygusunu en çok tetikleyendir motorlar ...Gündoğumuna ya da günbatımına doğru sürmek , ardından ne bıraktığını düşünmeden , ne bulacağını bilmeden ....

AT
Doğaya kaçmaksa mevzu , yalnız ve hür olmaksa ve bir dosta ihtiyacın varsa , konuşmayan , rahatsız etmeyen ama yardımsever , herhalde en iyisi at olsa gerek ...

YELKENLİ
En büyüklerindendir kaçış duygusunun gücünü yücelten unsurlardan Deniz. Uçsuz bucaksız bir denizde bir yelkenli yüce bir kaçışa yelken açmaktır

DÖRTÇEKER
Hem güvenli , hem hızlı hem de konforlu , hızlı kaçmanın en uygun seçeneğidir bir dörtçeker sanırım...

İhtiyaçlar

ÇADIR
Üç metre bir bez parçası dizayn edilmiş kaçış için , kaplumbağa olmak istersen bazen , kapta gel der sana dağlar ... Bir çadırın üç oda bir salon olabileceğini keşfetmeyenler , bu sayfadan tavşan hızıyla gidebilirler :)

UYKU TULUMU
Kaçağın yatağı yoktur ama yıldızlı gökyüzü çoğu kez yorganı olabilir , o yorganın altında onu bir uyku tulumu anne kucağı gibi sarmalar

BIÇAK – ÇAKMAK
Bizimkisi mutlak doğa ile kaçıştır ve doğa herzaman kutsal anamızdır , biz aç suzuz ve barınaksız bırakmaz , ama kaçağında tedbirli ve hazır olması kaydıyla , Bıçağın keskin yüzü kaçağın keskin zekasını , ateşin sıcaklığı insan sevgisi ve sıcaklığını temsil eder biryandanda ...

AYAKKABI
Kaçak tabanlarının altında hisseder kalp atışlarını ve kaçmak için güçlü bir kalbe ihtiyacı vardır .

DİNLEYİN – OKUYUN
Bir Şarkı : Soul Asylum - Runaway Train
Bir Kitap : Jack Kerouac - Zen Kaçıkları

Ve serüven devam eder ...

Aylak Adam
Ocak 2012

Merhaba 2012 - Bir şarkı var dilimde söylemesi ayıp !

Bir yıl daha bitti ...


Herneyse , yıl değerlendirmesi için (iş) bir görsel hazırlamayı düşünürken görselin ardına da bir şarkı koyayım diye düşünürken aklıma aşağıdaki Lennon Baba’ nın şarkısı geldi ...

Bilmeyenler varsa ; 42 sene evvel demiş baba bunu sonrada bir 10 yıl daha yaşatmışlar (8 Aralık 1980’de suikasta kurban gitmiştir ) ....

Ne acı ki günümüzdeki bizleri tarif etmiş üstad !


Moralinizi bozmak istemem ama paylaşmak istedim ...


Çeviride bana ait değil ama bu jargonu bildiğim için bazı yerlere ufak rutuşlar yaptım ...



LENNON babayı saygıyla anarken , sizinlede paylaşmak istedim .



Selamlar,

Aylak Adam

(Modern (!) Working Class Slave)

Ocak 2012













İşçi Sınıfı Kahramanı

( John Lennon 1970 )



Doğduğun anda küçük olduğunu hissettirirler


Sana daha hiç zaman tanımadan


Acı onu hissedemediğin kadar büyüyünceye dek


Bir işçi sınıfı kahramanı olunmalı


Bir işçi sınıfı kahramanı olunmalı


Evde incitirler ve okulda vururlar


Zekiysen nefret ederler ve aptalsan aşağılarlar


Öfkeden kudurup onların kurallarına uymayıncaya kadar


Bir işçi sınıfı kahramanı olunmalı


Bir işçi sınıfı kahramanı olunmalı


Yirmi küsür yıl sana işkence edip korkutuktan sonra


Kendine bir meslek edinmeni beklerler


Artık sen bunca korkuyla ve bir işlev göremezken


Bir işçi sınıfı kahramanı olunmalı


Bir işçi sınıfı kahramanı olunmalı


Dinle , seksle ve televizyonla seni uyuştururlar


Akıllı , sınıfsız ve özgür olduğunu düşünürsün


Ama gördüğüm kadarıyla ( habire s...lirsin ) hala bir hödüksün




Bir işçi sınıfı kahramanı olunmalı


Bir işçi sınıfı kahramanı olunmalı


Tepede hala sana bir oda (yer) var diyorum


Ama önce öldürürken nasıl gülümseneceğini öğrenmelisin


Eğer tepedekiler gibi olmak istiyorsan


Bir işçi sınıfı kahramanı olunmalı


Bir işçi sınıfı kahramanı olunmalı


Eğer bir kahraman olmak istersen,sadece beni takip et


Eğer bir kahraman olmak istersen,sadece beni takip et














Working Class Hero


( John Lennon -1970-)




As soon as you're born they make you feel small


By giving you no time, instead of at all


Till the pain is so big you feel nothing at all


A working class hero is something to be


A working class hero is something to be


They hit you at home and they hurt you at school


They hate you if you're clever and they despise a fool


Till you're so fucking crazy you can't follow the rules


A working class hero is something to be


A working class hero is something to be


They've tortured and scared you for twenty-odd years


Then they expect you to pick a career


Till you can't really function,You're so full of fear


A working class hero is something to be


A working class hero is something to be


Keep you doped with religion, seks and TV


You think you're so clever, and classless and free


But you're still fucking peasants as far as I can see


A working class hero is something to be


A working class hero is something to be


There's room at the topI am telling you still


But first you must learn how to smile while you kill


If you want to be like all the folks on the hill


A working class hero is something to be


A working class hero is something to be


Well, if you want to be a hero then just follow me


If you want to be a hero, well just follow me